kız kardeşim dikkat etmiş çocukluğumdan beri her dokuz yılda bir şehir değiştiriyorum. durum mutad şu ana kadar. 3. şehrim de şans bu ki, kaderin bir oyunu sonucu kocaeli veya ikinci ismiyle izmit oldu. oldu diyorum çünkü askere gitmek üzereyim ve 9 uncu senenin sonundayız. ne diyeyim darısı sıradaki şehirlerin başına ama çok daha kısa süreli olması dileğiyle.
ben de kocaelinden ayrılışım anısına bir yazı yazayım dedim kocaelinden aklımda kalanlar ve özleyeceklerim – özlemeyeceklerim şeklinde sıralamak istedim. ama ondan önce bir yazıyla kocaeli ismi nerden geliyor sorusunun yanıtını bulayım istedim. son dönemde kentler hakkındaki böyle ıvır zıvır bilgi araştırmayı seviyorum naapalım.
neresi kocaeli, neresi izmit ;
bana hep sorulan sorudur izmit nereye deniyor kocaeli nereye. genel olarak izmit şehrin merkezine verilen isim ama izmitliler ( bende de izmitlilik belirtileri had safhada) ve artık izmitli olanlar tüm kente izmit derler. aslında şehrin tamamı; yani izmit,kandıra, gebze, bla bla bla… gibi tüm ilçelerin toplamına kocaeli denir. böylece fiziksel sınırları da çizmiş olduk
kocaeli ismi nerden geliyor;
bu bilgiyi benim de üniversite birinci sınıfta tarih öğretmenliğimi yapan, hatta bir kitap da hediye etmiştir bana unutmam, kocaeli üniversitesi öğretim görevlilerinden şener aksu’nun buradan ulaşabileceğiniz “yahya kaptan” isimli kitabından öğrenmiş bulunuyorum.
osmanlı o zamanlar imparatorluk değil bir devlet ve hızla genişliyor, fetihler yapılıyor ve akıncı reisi akça koca şu anda kocaeli dediğimiz toprakları 11 şubat 1322 de ilk fetheden kişi. dönemin hükümdarı osmangazi fetih olunan toprakların yönetimini de yine akçakocaya veriyor . akçakoca nın da namı heybetinden dolayı koca bu yüzden fetih olunan topraklara koca nın ili veya eli deniyor. yani bizim doğu romalıların nicomedia sı oluyor kocaeli.
formal tarihçeyle akçakoca koca kimdir ;
akçakoca ( …. – 1328)osman gazi’nin silah arkadaşlarından olan akçakoca’nın, babası abdülmelik bin abdülfettah’dır. ailesi muhtemelen anadolu selçukluları döneminde uç bölgelere yerleştirilmiş bir türkmen boyuna mensuptur. akçakoca’nın da aşiret beyi olduğu ve ertuğrul gazi’ye bağlı bulunduğu sanılmaktadır. osman gazi tarafından, orhan gazi’nin emrinde konuralp, abdurrahman gazi ve köse mihal gibi meşhur beylerle sakarya ve izmit yöresine akınlar yapmakla görevlendirildi. bu bölgedeki bazı kaleleri ele geçiren akçakoca, sapanca gölünün batı tarafındaki bir hisarı kendine karargah yapmış ve izmit yöresine akınlar düzenlemiştir.1326 yılında kandıra ve civarını zaptetti. ayrıca konuralp ve abdurrahman gazi ile birlikte kartal civarındaki aydos’u, ardından da samandıra hisarını fethetti. samandıra bölgesi kendisine mülk olarak verildi. Birkaç yıl daha izmit-üsküdar arasındaki yerlere akınlarda bulunan akçakoca, izmit’in fethinden önce, 1328 yılında kandıra yakınlarındaki bir tepede öldü ve buraya gömüldü. ölümünden sonra, adamları karamürsel’in etrafında toplandı. uç beyliği yaptığı bölge ise önemi dolayısıyla şehzade murad’a (sultan murad hüdavendigar) verildi. fetihlerde bulunduğu izmit ve çevresine, sonradan Koca-ili denildi. ayrıca bugün bolu iline bağlı akçakoca ilçesi de onun adını taşır. hacı ilyas adında bir oğlu vardır. torunu fazlullah da önce kadı, sonra vezir olarak osmanlı devleti’nde önemli görevlerde bulundu.
yazı şuradan ulaşabileceğiniz web sayfasından alınmıştır.
kocaeline izmitte deniyor demiştim ya neden izmit dendiğini kendim yazmak yerine zamnında bulduğum ve nerden aldığımı unuttuğum kaynaktan alıntı yapmak istiyorum.dikkat edin izmitli biri yazmış, ilimiz demesinden belli 🙂
izmit ismi nereden geliyor ve izmit’in millatan öncesinden gelen tarihçesi;
tarih kaynaklarına göre ilimiz bilinen en eski yerleşme merkezi astakostur. milattan önce sekizinci yüzyıl sonralarında megalılar tarafından kurulmuş bir kolonidir. bazı tarihçilere göre bu şehri astlar kurmuş, sonradan bölgeye gelen megarlılar şehre astların köyü anlamına gelen astakos adını vermişlerdir.
başka bir söylenceye göre yörede bol istakoz bulunduğu için şehre astakoz adı verilmiştir. ayrıca astakos, bu şehri kura kişinin adı olduğu da söylenir. mısır firavunlarından milattan önce 2800 yıllarında yaşamış olan seostros, sit ordularına bu yörede yenildiği yazar.
milattan önce 192 tarihinde üçüncü ramsese ait yazıda bütün anadoluyu. sit ülkesini aldığı kaydedilir. Bu sit ülkesi, izmit ve çevresidir. sitler bir süre sonra dördüncü ramsesin izmit çevresinde bozguna uğratarak vatanlarını düşmanda kurtarmışlardır. Bu olaylar bize izmit çevresinde megarlılardan iki bin yıl önce uygar kavimlerin yaşadığını gösterir.
söylencelere göre izmit yöresinde yaşamış en eski kavimler sitler amazonlar ve astlardır. milattan önce üçüncü yüzyılda biritanya kralı birinci nikomedes bu yöreye yerleşmeye karar verince iskenderin komutanlarından lizimakhozun harabeye çevirdiği astakos şehrinin karşısına yeni bir şehir kurmuş ve ona nikomedye (nicomedia) adını vererek krallığına başkent yapmıştır.
nikomedya adı araplar ve selçuklular döneminde nikumidiya ya dönüşmüş, asmanlıların kuruluş döneminde iznikomid, bir süre sonra iznikmid olmuştur. türkçe eserlerde iznikmid şeklinde yazılan şehrin adı halk tarafından kısaltılarak izmid e çevrilmiş, sonunda bu günkü yazılışı ile izmit şeklini almıştır.
son olarak pişmaniye ismi nerden geliyor;
bari hazır gaz yapmışım birde izmitin meşhur pişmaniyesinin nerden geldiğini yazayım da kültür kukumanluğımız tam olsun…
tarihte bir yerde o zamanlar ipek yolu var, izmit’ te nam salmış bir tatlıcı varmış. yaptığı tatlılar çok ünlüymüş ama şu anki pişmaniye mi değil mi bilemiyorum. yolcuların tatlılarını yemek için dükkanının önünde uzun kuyruklar oluşturup beklemesi, ipek yollarının geleceğini bile tehlikeye sokmuş, ki yazar notu olarak bu kısma hiç inanmadığımı söyleyeyim.
tatlıcının şişman bi sevgilisi varmış. kıza bitiyor ölüyor tabii. gözü kızdan başkasını görmüyor. tabii her salak aşık gibi kıza bir jest yapacak. ustamız yeni tatlısının ismini, ’sişmaniyem’ koymuş ki ne kadar jest olduğu düşünülür…
en sonunda tatlıcı şişman sevgiliyle evlenmiş. ama hatunun kadınlığın verdiği tabiyete biraz da ters kişilik eklenince kıskanç, huysuz, kaknem ve de gudubet birine dönüşmüş, ki metin münir yazmıştı bi tarihte; “kadınlar erkeklerle evlenince değişir diye erkekler ise kadınlarla hiç değişmez diye evlenir”. evlilik te tatlıcı için azaba ve acıya dönüşmüş. evlendiğine pişman olan tatlıcının intikamını halk çok acı almış gariban tatlıcının halini görenler “şişmaniye” tatlısına “pişmaniye” demeye başlamışlar.
p.s.: fotoğraflar benim kendi kadrajımdır…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.